top of page
Rehberlik

TERAPİ

sayfa çizgisi-2.png

Depresyon

Depresyon çoğu zaman ciddi görülmeyen, pek çok farklı alanda kendisini gösteren duygu durumudur. Depresyon; gündelik yaşamda yapacağımız pek çok şeyi gerçekleştirmemizi engelleyen bir süreçtir.

Depresyon belirtilerinin ortaya çıkmasında kişinin kendisine yönelik öz saygısının kaybolması ve geleceğe yönelik umutsuzluk yer alır.

Geleceğe karşı umutsuzluk yaşayan kişi diğer insanların kendisini sevmediğini, işe yaramadığını, yetersiz olduğunu düşünmektedir. Bu tür durumlar yaşamınızı çekilmez hale getirdiğinde bir uzmandan destek almanız gerekmektedir.

Image by Anthony Tran
Depresyon
Anksiyete.png

Anksiyete

Psikolojide anksiyete olarak bilinen kaygı, tehlikeli durumlarda, “vücuda meydan okumaya hazır olması gerektiğini haber veren” sinyaldir. Doğal ve gerekli olan kaygı hissedilmeye başlandığında nefes alış verişi ve kalp atışı hızlanarak kaslara daha fazla oksijen gitmesi sağlanmaktadır.

 

Böylece vücut, tehlikeli durumlara kendini hazırlamış olmaktadır. Tehlikeli durumların farkına varmak gerektiğinde kişi bu dürtüyle tetikte beklemektedir. Doğal anksiyete olarak adlandırılan bu dürtü sayesinde, trafikte yaşanacak herhangi bir tehlikeli durumda direksiyona ani müdahale etme, sınavda daha iyi performans sergileme gibi durumlara yardımcı olmaktadır.

 

Aslında kaygılanmak, günlük hayatta sorunlarla baş edebilmek ve hayati durumlarla karşılaşıldığında hızlı karar verebilmek için gereklidir.

Anksiyete

Sınav Kaygısı

Kişinin sınav sonucunda elde edeceğini düşündüğü akademik başarısızlığı genelleyerek bunu kişiliğinin başarısızlığı olarak algılamasından kaynaklanan, dolayısıyla öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasını engelleyen ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı durumudur.

Sınav kaygısı aslında gerekli ve faydalıdır. Öğrenciyi öğrenmeye, bir amaç edinmeye motive eder. Faydalı olmayan yüksek ve aşırı kaygıdır. Aşırı sınav kaygısı başarısızlığa neden olur. İstenilen kaygı orta düzey kaygıdır.

SINAV KAYGISININ BELİRTİLERİ

1- Felaket yorumları içeren düşünceler, unutkanlık, dikkati toplayamama, konuları

hatırlamakta güçlük gibi zihinsel belirtiler.

2- Gerginlik, sinirlilik, karamsarlık korku hali, panik, kontrolü yitirme hissi, güvensizlik,

çaresizlik ve heyecan gibi duygusal belirtiler.

3- Kaçma (ders çalışmayı bırakma, sınavı yarıda bırakma) kaçınma (ders çalışmayı

erteleme, sınava girmeme) gibi davranışsal belirtiler.

Kağıdı geri almak
Sınav Kaygısı
Terapideki Kız

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Travma kavramının tarihçesine baktığımızda, psikiyatri alanında travmaya maruz kalmış bireylere yönelik tartışmaların günümüze kadar ulaştığı anlaşılmaktadır.

 

Özellikle travmanın etiyolojisi hakkındaki görüşler ilk olarak 1860’larda John Erichsen ve Herbert Page gibi uzmanlar tarafından ileri sürülmüştür. Kavramsal açıdan, travmanın ilk tanımı fiziksel travma üzerine yapılmıştır ve demiryolu kazaları üzerinden örnekler verilmiştir.

 

Bu yüzden ilk olarak travma kavramına “demiryolu omurgası sendromu” adı verilmiştir. Bu tanımın içerisinde yalnızca fiziksel travmanın değil; kişilerin yaşadığı korkunun oluşturduğu zihinsel faktörlerin de önemli olduğu anlaşılmıştır.

(McFarlane, 1986). Böylelikle, fiziksel yaralanmanın travma olarak tanımlanmasına ek olarak zihinsel yaralanmanın travmatik etkide olabileceği görülmüştür. 

Travma Sonsı Stre Bozukluğu

Panik Atak

Panik bozukluk ve panik atak, psikiyatride en sık karşılaşılan problemlerin başında gelir. Panik bozukluk, tekrarlayan ve ne zaman olacağı tahmin edilemeyen panik ataklar ile karakterizedir. Mental bozuklukların tanısal ve istatiksel kılavuzuna göre (DSM) ani başlayan ve dakikalar içerisinde zirveye ulaşan yoğun korku ve rahatsızlık hissi olarak tanımlanmıştır.

Genel olarak panik bozukluk, çeşitli fiziksel belirtilerin eşlik ettiği dört veya daha fazla panik atak yaşanması olarak ifade edilebilir. Çarpıntı, nefes darlığı, terleme, titreme, soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı, ‌göğüsde baskı hissi, bulantı, karın ağrısı, baş dönmesi, bayılacak gibi hissetme, sersemlik, kendini ve çevreyi başka türlü algılamak, çıldıracak gibi hissetme, ölüm korkusu, uyuşma, üşüme veya ateş basmaları, panik atak sırasında ortaya çıkabilecek bu fiziksel belirtilere örnek teşkil ederler.

panik atak.jpg
Psikolog Oturumu

Kişilik Bozuklukları

Kişilik bozukluğu diğer bir adıyla borderline hastanın sağlıksız bir düşünme, işleyiş ve davranış tarzına sahip olduğunuz bir tür zihinsel bozukluktur. Kişilik bozukluğu olan bir kişi, durumları ve insanları algılamakta veya ilişkilendirmekte zorlanır. Kişilik bozukluğu hastanın ilişkilerinde, sosyal aktivitelerinde, iş ve okulda önemli sorunlara ve sınırlamalara neden olur.

 

Bazı hastalar, kişilik bozukluğunun olduğunun farkında olamayabilir, çünkü düşünme ve davranış tarzı kendilerine son derece normal gelmektedir. Bu durumda hasta karşılaştığı zorluklar veya olumsuzluklar için başkalarını suçlayabilir.

Kişilik bozuklukları genellikle genç yaşlarda veya yetişkinlik döneminde başlar. Kişilik bozukluğunun birçok türü vardır. Bazı türleri kişinin yaşının ilerlemesiyle birlikte daha az görülmeye başlayabilir.

Panik Atak
Kişilik Bozuklukları

Yas Danışmanlığı

Keder olarak da adlandırılan yas, sevilen biri öldüğünde ya da bir şeyin artık hayatınızda olmadığında hissedilen kayıp hissini tanımlamak için kullanılan bir terimdir.

Kayıp hissi, üzüntü, öfke, kaygı ve suçluluk gibi bir dizi farklı duygu ile gelebilir. Bu, herkesin bazen yaşadığı normal bir süreç olsa da, ağır bir deneyim olabilir ya da vefat eden kişiyle ilişkisinin doğasına bağlı olarak “karmaşık yaslara” neden olan özellikle yönetilemez duygular ortaya çıkarabilir. Bu daha sonra bireyin geri çekilmesi, öfkelenmesi ve hatta depresyon belirtileri yaşaması gibi zorluklara neden olabilir.

Kayıp o kadar anıtsal görünebilir ki asla iyileşmeyeceğimizi hissedebiliriz. Çoğumuz sonunda toparlanırız. Ancak zor duygularla baş etmek için mücadele edersek ve destek istemezsek, keder potansiyel olarak uzun vadeli psikolojik sorunlara neden olabilir.

Image by Nik Shuliahin
Yas Danışmanlığı
Image by Christian Erfurt

Kaygı Bozuklukları

Kaygı bozukluğunun temel özelliği, kişinin gündelik hayatta karşılaştığı olaylarla ilgili olarak, engelleyemediği aşırı bir endişe ve kuruntulu beklenti (evham) içinde olmasıdır.

Ekonomik durum, muhtemel iş yükümlülükleri, sağlık sorunları, çocukların yaşayabileceği olaylar, ev işleri, onarımlar, randevulara yetişememe gibi günlük konularla ilgili olarak aşırı/ölçüsüz endişe ve kuruntular sıklıkla görülmektedir.

Kaygı bozukluğu, sosyal ya da mesleki işlevlerde önemli bozulmaya ya da hastada belirgin strese neden olan, çeşitli somatik belirtilerin (psikolojik kökenli ağrılar) eşlik ettiği yaygın endişe hali olarak tanımlanmıştır.

Kaygı bozukluğu sıklıkla görülen bir durumdur ve bir yıllık yaygınlığı için akla uygun tahminler %3 ile %8 arasında değişmektedir. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere oranla yüzde elli daha fazladır.

Kaygı Bozuklukları

Sosyal Fobi

Toplulukta konuşma, sosyal ortamlarda kendini ifade edebilme gibi konularda çekingenlik  sık görülen bir durumdur. Bunların büyük bir kısmı hastalık kapsamında değildir.

 

Hatta bir işe başlamadan önce “yapamazsam rezil olur muyum?” düşüncesi kişiyi motive eder ve daha iyi hazırlanmasına yardımcı olur. Sosyal fobi demek için ise kişide korkunun yanı sıra kaçınma davranışlarının olması gerekmektedir.

 

Ya da kişi kaçmıyorsa, bu duruma katlanmaya kendisini zorluyorsa; büyük bir sıkıntı yaşar. Ayrıca SF ’de kişi korkularının aşırı ya da anlamsız olduğunu bilir. Eğer gerçekten korku duyulabilmesi anlamlı bir olay varsa, tanı SF değildir. Örneğin sözlüye hiç çalışmamış bir öğrencinin sınıfta adının çağrılmasından korkması gibi. 

Psikoloğun Ofisi
Sosyal Fobi
Ayrılık ve Boşanma Danışmanlığı_edited.jpg

Öfke Kontrolü

Öfke , genel olarak bireyin yoğun şekilde arzuladığı hedeften, fiziksel veya psikolojik açıdan alıkonulması ile kendini gösteren fenomenolojik duygusal bir durum olarak tanımlanılmaktadır. (izard,1977) Alıkonulma durumu başka kişilerce gerçekleştirilebileceği gibi herhangi bir nesne,doğa olayı ,bireyin kendi özellikleri vb, sebeplerle de ortaya çıkabilmektedir. Bununla paralel olarak bireyin öfkesi başka insanlara, cansız nesnelere ve kendine yönelik olabilmektedir.

 

Örneğin: bir sınavdan basarisiz olan öğrenci soruları hazırlayan öğretmene, yapamadığı sorulara, eğitim sistemine veya yeterince çalışmadığı için kendisine öfkelenebilmektedir. Bu örnekten de anlaşılabileceği üzere öfke illaki başka bir kişiye yönelik olmayabilir. Ancak başkalarına yönelik öfkenin diğerleri ile karşılaştırıldığında çok daha sik karşılaşılan bir olgu olduğu da bilinmektedir.

Öfke Kontrolü

Özgüven Eksikliği

Özgüven, henüz çocukluk döneminde oluşan ve kişinin bütün yaşamını etkileyen bir duygudur. Özgüven eksikliği ya da bir başka deyişle özgüven problemi ise kişinin kendine olan güvenini kaybederek sosyal hayata dahil olmaya çekinmesi, kendine ve geleceğe olan inancının zayıf olması anlamına gelir.

Özgüven eksikliği kişinin aile, sosyal ve iş hayatını çıkmaza sokacak denli ciddi bir sorun olarak öne çıkmaktadır. Uzman psikologlar ve psikiyatrlar tarafından çeşitli yöntemlerle tedavi edilmeye çalışılan bu problem, kişilerin hayatında çok çeşitli nedenlerle görülebilir. Profesyonel anlamda destek alanların ise güven problemlerinden sıyrılarak normal hayatlarına geri dönmeleri mümkündür. Burada en önemli nokta kişinin özgüven kaybı ile ilgili doğru bir tespit konulmasıdır.

 

Örneğin fiziksel özellikleri nedeniyle kendini çirkin hisseden birinin çektiği özgüven sorunu ile, tamamen ekonomik nedenlerle güven problemi yaşayan birinin hayata bakışı çok farklıdır. Bu nedenle güven problemi kişiden kişiye farklılık gösterir ve genel olarak bilinen kesin bir çözümü yoktur. Ancak temel olarak beyindeki serotonin ve dopamin hormonları ile alakalı olduğu bilinmektedir. Beyinde salgılanan bu hormonlar, kişinin kendini mutlu ve huzurlu hissetmesine yaramaktadır.

Özgüven Eksikliği.jpg
Özgüven Eksikliği
Image by Everton Vila

Romantik İlişkiler

lişkide beklentilerimizi ve ihtiyaçlarımızı partnerimize doğrudan ve onu suçlamadan ifade etmek çok güçlü bir araçtır. Bazı kişiler bunu kolayca yaparken, bazı kişiler zorlanabilir.

Burada öncelikle kendi ihtiyaçlarımızı fark etmek önemlidir. Bazılarımız yakınlığa güçlü bir ihtiyaç duyarken, bazılarımız duygusal ve fiziksel olarak belli bir mesafeyi korumaya ihtiyaç duyar. Bir ilişkide yapıcı bir şekilde iletişim kurmak için, saldırıya ya da savunmaya geçmeden önce bağlanma ihtiyaçlarımızı ifade etmenin yollarını bulmak bize yardımcı olabilir.

İhtiyaçlarınızı ve beklentilerinizi dile getirmenize yardımcı olacak etkin iletişim ipuçları için bizimle iletişime geçin

Romantik İlişkiler
bottom of page